Bu Blogda Ara

13 Ekim 2010 Çarşamba

Cümle Mühendisinden yeni inciler-1









Cömertliğin etrafa yayılan bir kokusu vardır.







Kovamı hangi nehre attıysam yaş olarak çıkmadı.

Hedefe isabet eden ne kadar ok vardır ki onun atan adam ok atmakta usta değildir.

Beni tabuttan daha dar,örümcek ağından daha çürük bir eve soktu.

Sevdiğini ayda bir günden fazla ziyaret etme ve bunu artırma.Hilalin görünüşü ayda bir gündür,sonra gözler ona bakmaz olur.

Binbir zorluk gören adam,sofra döküntülerine,torba kırıntılarına da EYVALLAH der.

Ey Cemaat,umutsuz hastayı tedaviye kalkışmak ve kısırı doğurtmaya çalışmak büyük bir yorgunluktur.


Toplanacak hurmalık buldun mu gelecek yıla bırakma.


Harman yerine yolun düşerse,meydandaki buğdaylarla karnını doyur.


Bir şeyi bulduğun yerde fazla durma,zira avcının tuzağına tutulursun.

Yüzme bilsen de denizle meşgul olma,çünkü selamet sahildedir.




Getir ! , Ver! diye iste , vaat ederek cevap ver.


Gelecek faydayı bırak da şimdiye bak


Sık sık giderek arkadaşlarını bıktırma,zira sık sık gitmek insana usanç verir.


Kimi insan vardır dili şeker ama kalbi akrep gibidir.Sözü,susuzluğu gideren bir bal,iç yüzü ise her zaman zehirdir.


Teşekkür kazanan saaadet meyvesini toplar.

Güzel konuşmak akılları büyüler.Sözün doğrusu dilin süsüdür.

İnsanları usandırmak kötü huylardandır.

Heva ve hevese uymak insanların başına felaket getirir.

Fazla hırs din ile bağdaşmaz.

Tedbirli oluş insanları selamete ulaştırır.

Ufak tefek hatalara göz yummamak,aradaki sevgiyi kıymetten düşürür.

Zahmetlere katlanmak insanı mükafata kavuşturur.

İşin sonunu düşünmemek insanın sapıklığından ileri gelir.

Haddini aşmak,keskin kılıcı köreltir.

Erkeklerin kahramanlığı korku zamanlarında anlaşılır.

Bir iş için gönderilecek adamların sayısını çoğaltmak ,tedbirleri kuvvetten düşürür.

Kölenin bağlılığındaki samimiyet efendisinin kayırması nispetindedir.

Akıllıların tecrübe edilmesi,cahillere yakınlık gösterip göstermediği iledir.

Çirkin işlerden kaçınmak,öğülmeye sebep olur.

Yırtığın çaresi,onu dikmektir.


Yazmaz bir kalem ve paslı bir kılıç gibi hayırsızsın.

Ecel bizi unutmaz,yalnızca rızıklarımız tükeninceye kadar bize göz yumar.

Belalar gelince,sıkıntıları giderecek bir ferahlıktan ümidini kesme .


Yaşayan,ihtiyarlığın hallerini de görür.Şimdi o , elbise içinde örtülü bir halde duruyor.

Darlık içinde olan hiç kabahatli sayılır mı?

Sanki size başaramayacağınız bir iş mi teklif edildi?


Sizden bir kefen istenmedi de bir ülke mi istendi?
Yoksa bir ölünün kefenlenmesi için değil de kabenin örtüsü için mi teklif edildi?



Cimri adamın tek maksadı kazanmak,mirasçıları için mal mülk toplamaktır.O kişi elindeki varlıklarla kıvranırda ölümü düşünmez.Yoksa ölümü rüşvet kabul eder,aslanla geyik yavrusunu ayırt edermi sayıyorsun?


Birgün saadetin felakete dönmesinden korkunuz.

Benim tabiatım ,bir avdan diğerine Ali'den Veli'ye geçmektir.

Kafi gelen cevap,ısıtan bir elbiseden daha makbuldür.

Kulaklara girecek bir şeyi vermek,keseden çıkacak bir şeyi vermekten daha kolaydır.

Hep kazanmayı isteyen,kaybetmeyi asla göz önüne alamayan biri vicdanlı olamaz.

Eğer bir dilek hayasızlıkla ele geçecekse lanet olsun onu isteyene..

Senden ayrılanı,kalbinde ızdırap ateşi yakanı,öz kardeşin de olsa,oğlunda olsa onu sen de isteme!

Eğer dünüm seni gücendirdi ise bugünüm seni sevindirecek..

Dünyaya bağlanmak,kulakları sağır eder,gözyaşlarını sel gibi akıttırır,ümitleri mahveder.


Dünya kime mal verirse onu sapıttırır,emelleri elemlere çevirir.Kiminle beraber olduysa,sonunda ona saldırır.Verdiği sağlık ta herhalde bir hastalık ile neticelenmiş,ahbabları korkutmuştur.Sevindirdikten sonra muhakkak suretle felaket zuhur eder..


İhtiyarlık,sizin biçildiğiniz bir mevsim,yatacağınız yer de toprak değil midir?

Asilerin varacağı yer,gireni kırıp döken ve kapağı kilitlenen cehennem değil midir?


Nice imamlar vardır ki gündüz hutbe okuyup akşamları uyumadan evvel şarap içip keyiflerine bakarlar..

Zaman nasıl gidiyorsa sen de ona göre hareket et.


Dostunun kötü huyuna karşı sabret,onu idare etmeye bak.Çünkü akıllı kimse,insanları idare etmesini bilir.Hayattan zevk almaya bak,zira bir günlük ömrün var mıdır yok mudur bilemezsin.Hem bil ki ölüm dolaşmaktadır.O,halkı çepeçevre sarmış,geceler gündüzler devam ettikçe avcılık yapacağına yemin etmiştir.









Meyvesi olmayan bir ağacın ne değeri olabilir ki ?

Sen bana helva mı hazırladın yoksa bela mı ?

Kuzu avlamayı adet edinmiş bir kurt atlayışı ile atılmak..

Her çok,sonunda aza dönecek ve her şiddetli sonunda yumuşayacaktır.

Bir bina yapanla onu yıkan arasında nasıl birbirine eşit olur ?

Her dalın meyvesi,onun köküne delalet olamaz.

Önüne getirilen tatlıyı ye de balınının arısını sorma!

Üzümleri sıkarken,şarapla sirkeyi ayır ki değerlerini bilerek fiyat biçesin ve alırken yahut satarken de aldanmayasın.

Sen suyu az bir kuyunun ve boş bir kovanın etrafında dolandın.

Her önüne gelen verdiği sözü yerine getirmez,cildini de senin tırnağın gibi kimse kaşıyamaz..

Sen beni ne kadar av tuzaklarına diktin de ummadığın avlarla sana döndüm..


Eğer küpün ağzındaki kapağın altında saf ve nefis bir şarap bulunduğunu bilseydiniz eskiler giymiş bir adamı hakir görmez " o,ne bilir ! " diye omuz silkmezdiniz..





İnsan,iki küçük azasıyla " Kalp ve dili "ile insan olur..





Beni seyrek ziyaret et ki zevki artsın.

Aslana yaklaşılmaz,değil ki yelesine ..

Yangında balığı kızarttı.. ( yangını fırsat bilip yanında getirdiği balığı kızartmayanlar çalışanlar )


Bir ağacı dişlerinle ısırıp sert veya yumuşak olduğunu anlamadan yontma!

Her siyah olan hurma olmadığı gibi,her kırmızı olan da şarap değildir.

Son ilaç dağlamaktır.

Ben bir işin çabuk yapılmasını istesem, o geciktir.
Ben bir işi meydana çıkarsam, o gizler.
Ben alevlendirsem ,o söndürür.
Ben kebap haline getirsem, o kül eder.

Kendisinden bir dilekte bulunduğun kimse,sana elindekini,bütün varını da verecek olsa ona yüz suyu dökme!.Zira Mert insan,başına bir felaket gelince onu arkadaşlarından saklar,elbisesi eski de olsa kimseye yüz suyu dökmez..

Yazık sana! Anana cima,süt anana emzirme mi öğretiyorsun.Senin bu hareketin,akrebin yılanla kavgasına,küçük develerin büyük develerle koşuya çıkmasına benzer..



Susuz kaldığın zaman bir yerden deveni,yağmuru çok olan başka bir yere sür!Oranın suyunu kana kana iç.Eğer elin ıslanırsa başarın mübarek olsun.Şayet kovulursan,bunda senin için bir eksiklik yoktur. ( daha evvel Hz.Hızır ve Hz.Musa'da böyle kovulmuşlardı )



Gulyabani gibi renkten renge giren insanlardan olma!


Yanlış giden oklar arasına hedefe isabet edeni de vardır.


Bir ağacı elinle yoklamadan dişlemeye kalkma.


Seni ne mihrabıma imam ne de kınıma kılıç yaparım.


O adam karnımı doyurmadıkça,onun için yelkenimi kaldırmam.


Ayın dengi,güneşten başkası olamaz.


Onun kilisesi benim papazımdan ne zaman ayrı düşmüştür?


Onun fideliği her zaman tarafımdan sulanmıştır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder