Bu Blogda Ara

29 Aralık 2010 Çarşamba

Tasavvuf hakkında..



  • Tasavvuf kibrin kemoterapisidir.Son zerresi yok oluncaya dek tedavi sürecidir.Zira Allah " Kalbinde kibrin zerresi olan cennete giremez " dedi.

Hani metroya binerken ya da resmi bir daireye ziyarete giderken elektronik cihazlardan geçeriz ve o sırada cebimizdeki beş kuruşa alet öter ya ...

Onun gibi,kibrin küçüğü büyüğü yoktur.Kibir kanserdir.Tek hücreyle bile tüm vücudu esir alabilir,bir gün büyüyebilir.

Rızık ve yağmur taneleri



  • Rızık,yağmur taneleri gibi ama eksik ama fazla taksim ve takdir edildiği şekilde dünyaya iner.Kimsenin bir başkasının rızkına dair konuşma hakkı yoktur.

" Rızkı veren Allah'tır " ayetine iman etmekle kıskançlıktan,hasetten kurtuluruz..

Rızık," senin aradığın " ve " seni arayan " olmak üzere iki çeşittir : sen ona gitmeden o sana gelir,sen ona gittikçe o senden uzaklaşır...

Dünyada kazandıklarımız..



Dünyada kazandıklarımız bizi buraya hapsedecek ve cennete uçacak bir çift kanat olmayacaksa ne anlamı var?

" Suya en yakın olan göğe en uzak olandır " diyor Hz.Ali

Suya yakın olanın aklı kıt,hilmi eksik ve bozuk olur.Cinsel konumunu bile tercih sebebi yapabilen modern insan,dünya ve ahiret söz konusu olunca tırnaklarıyla dünyaya tutunmaya çalışıyor..

Rızık ve Dua


Rızkın,duayla bile artıp eksilmesi söz konusu değildir.
Duayla artan berekettir.Rızık sadece dağıttıkça artabilir.
Çünkü elindekini dağıtabilmekle açlık korkusunu yenmiş olduğunu gösterirsin..

Kabadayılık ve Racon



  • Kabadayılığın şk-lk raconu söz vermemek ama verince de mutlaka ölünceye kadar yerine getirmektir.
  • Kabadayılık kültürünün yarattığı bu ahlaka olan imanımız aynı şekilde Allah'a karşı da olsaydı nispeten refaha erecektik.

Dinde zorlama yoktur.



  • " Dinde zorlama yoktur " ayetinin anlamını kadınlar üzerinden çözmüş bulunmaktayım.Bir erkek olarak sevdiğim kadından " Ne istersen onu yap,seni etkilemek istemem,artık özgürsün " laflarını duymak istemem.

Artık iki kişi birbirini özgür bırakıyorsa,kıskançlık yoksa " aşk " bitmiştir.

Karımın beni merak etmediği gün hüzünlenirim.İsterim ki dışarıda geçirdiğim her saniyenin hesabını sorsun..

Ne diyordu Hz.İsa?



Hristiyanlar Hz.İsa'yı dinlemediler,yoksa ilişkilerimiz bu hale gelmeyecekti.
  • Ne diyordu Hz.İsa : " Ben dünyayı ayaklarımın altında çiğneyip attım,onu yendim,ne olur benden sonra onu tekrar ayağa kaldırmayın"

Ama onu yerden kaldırıp başlarına taç yaptılar.Sonra da alemin kralı oldukları için başlarındaki taçla didişmeye başladılar..

Sabır ve şükür



Biz belaya "sabır", " nimete "şükür" ,kadere "iman" ederiz.
  • Başımıza gelen her şeyin Allah tarafından yazıldığını bilerek rahatlar ve kimseyi kafaya takmayız.Fanilik ve kulluk bilinci psikolojimizi korur,insanlığımızı muhafaza ettirir,intikam duygumuzu köreltir.

Bir de Batılılara,Amerikalılara bakın..Aşkına karşılık alamayan bir Batılı,herhangi bir markete ya da kreşe girip onlarca insanı makineli tüfekle tarayabiliyor...

Göz çukuru ve bakışlar..



  • Göz çukuru sadece kadınların değil,erkelerin de cinsellik çukurudur.Oraya yöneltilmiş " pis bir bakış" sinir bozar,mahremiyet savunmalarımızı kamçılar.
  • Bir kez pis bakışlar oradan sızarsa;biz rıza göstermeden başkasının oluruz.Bu kaçınılmaz tecavüzün psikolojik yaralarını tamir etmek güçtür.

Saydığım bunca sebepten dolayı izlenen insan rahatsızlık duyar.Her yaptığını gördüğümüz çocuklar isyankar ruhlu olur.Karı-koca ve aşk ilişkileri de böyledir.İlk zamanlar hoşa gittiği şüphe götürmez ama sonra işler bozulur ve kavgaya sebebiyet verir..

Bakış ve özgürlük



  • " Bakış" özgürlüğü kısıtlar.Allah bunun için büyüktür..
  • Yüksekten ve her an baktığı için kulluktan başka çaremiz kalmaz.Bizi sonsuza kadar izleyen Allah,müminlerin kalbinde polis görevi yapar..

İzlendiğimize olan inancımız biz mümünleri hatadan,yalandan,günahdan,haramdan korur..

Safranbolu evleri


Odayı çepeçevre dolanan sedirin makbul yeri tabii ki köşelerdir.Büyüğü oradayken gençlerden biri densizce gidip başköşeye oturursa nasıl ihtarda bulunulduğunu BİLİYOR musunuz ?
Cevap : " Köşe dört, ağa beş "

Evliya Çelebi ve Mısır seyahati



  • Seyyahların en meraklısı sayılabilecek Evliya Çelebi'nin " Seyahatname"sinde " Garip şeyler " başlıklı bir öykü var.Seyahatname 47'nci fasılda anlatılan hayvanı kestirebilecek misiniz?

" Bir hayvan" eşi ile birleşmek istediği vakit ikisi de kum üzerine çıkıp,dişisini sırt üstü yatırır,bu sırada bazı fellahlar bunu gözetleyip bağıra çağıra erkeği Nil'e kaçırırlar.Sırt üstü olan dişi kendi kendine asla dönemezöyle kalır.Çünkü ayakları ve elleri kısadır.Fellah,ayakları ve kuyruğu üzerine kum doldurur...

Bu " hayvan" la cima edenlerin avret yeri bir hafta misk kokusu olurmuş..

Bu hayvanın " Nil Timsahı " olduğunu BİLİYOR muydunuz ?..

Yaşam Sanatı / Boyut Yayınlar'ından ALINTI yapılmıştır

28 Aralık 2010 Salı

Beceriksizler



  • Gavurun dölleri,teknoloji sayesinde yükseğe çıkıp uzay fotoğrafları çekince Mevlana olmayı beceremediler.Biz de onlardan bilgelik beklemedik zaten.

Aynı teknoloji;Osmanlı ya da Hz.Ömer'de olsaydı her saniye yeryüzünde hangi kedinin bacağı kırık,hangi fukara açlık çekiyor,hangi zavallı bir zalimin kırbacı altında inliyor görürlerdi ve yardıma koşarlardı.

Onlar uzay teknolojilerini beş yaşındaki müslüman çocukların kafasına bomba yağdırmak için kullanıyorlar...

Ferrari'ye binen köpekler



  • Evliyalarımız,peygamberlerimiz sahabeler,mübarek zaatlar toz toprak içinde yalınayak yürüdüler..

Çok zorda kaldıklarında ise eşek ve katırı tercih ettiler.Büyük adamlar,Allah'ın sadık dostları eşeğe bile binemiyorlardı ama ahir zamanda para sahibi olmuş köpekler Ferrari'ye biniyorlar.

Rabbimizin sabrını görüyorsunuz değil mi ?

Stratejik bakışlar



  • Her bakış stratejidir.Ekonomidir.Savaştır...Kamyon ve tır şoförlerinin kimseyi takmadan otobanları bencilce kullanmaları da araçlarının yüksekliklerinden kaynaklanır.

Bahsi geçen şoförler,tepeden böcek gibi görünen küçük araçları görmezden gelerek canileşirler.Büyük çoğunluğu okumamış insanlardan oluştuğu için acımasızlıkları katlanarak artar,çünkü küçük adamın gözleri yüksekten bakmaktadır;çünkü,küçük ve ezik büyümüş adamın altında güçlü,yüksek araçları vardır..

Gerçek niyetler


Gerçek niyetler gözde yansır,Dil ise,gözlerin yalancısıdır.Hayat bitip,çlüm vakti geldiğinde gözler kapanır,uzayın en büyük gözü lanet Dünya,başka bakışların önünde cilvesiyle salınır.

Bir kadına takılmak



  • Erkekler,bir kadına takılmak,onun alanına girebilmek için gözlerini çok sık kullanırlar.Gözler büyük bir dikkatle kadın arar.Bu yüzden erkeğin bakışına yakalanan her kadın ilk yenilgisini almış olur ve uyumuş gibi yapmak,kitap okuyor ya da aslında tırmaklarını kontrol ediyor gibi aldatıcı davranış biçimleri bulmak zorunda kalır.

Son zamanlarda metro veya otobüslede oturur oturmaz cep telefonuyla uğraşıp durmaları teknolojik meraktan öte," " kirli bakış" lara alınmış gardlardır.

Musluğu erekeğe tamir ettiren ve kola kapağını erkeğe açtıran kadınların cep telefonu görünce bütün özelliklerini araştırmaları biz erkeklerin sayesindedir..

27 Aralık 2010 Pazartesi

Akıl nasıl sınanır?



  • Akıl,karşımızdaki insanlarla sınanır.Tek başına yaşayan bir insanın deli olduğunu da delinin kendisi değil,karşısındaki insanlar söyler.

Başkasının " deli" oduğunu söyleyen biri ise akıllıdır,öyleyse toplum;deliliğimize şahit bulmak için gerekli bir mekanizmadır.

Bir şeyhe,üstada bağlanmanın,aklını ona teslim etmenin iç huzuru,güvenlik duygusu hiçbir şeyde yoktur.Bunu bazı tarikat ehli arkadaşlardan biliyorum...

Mübarek Saçlar..



  • Kel kafalı bir adam,fıçının içindeki Diyojen'e sataşmak için küfürler etmiş.Diyojen,fıçıdan kafasını çıkarıp demiş ki : " Sana uyup ağzımı bozamam ama istersen senin saçlarını öveyim.. "

Adam,umutlanarak sesini kesip dinleyince,Diyojen sözlerine devam etmiş: " Senin mübarek saçların ne iyi etmişler de o kötü kafanın üstünde durmayıp dökülmüşler! "

Çağın kahpesi ...Kolesterol



  • Kolesterolün,bu karanlık kahpe çağla yakın ilişkisi vardır." İnsanların dini görüşleri nedir?" diye sormaya gerek yok.Yağı olanın dini imanı olmaz! Yağ kibirdir,bencilliktir.şehvettir,dünya aşkıdır.Bu kadar basit..

Hz.İsa;açlıktan gıdasızlıktan ölümcül bir zayıflığa yakalanmıştı.Sahabeler söğüt dalı gibi ince ve narindi,peygamber efendimiz ve halifelerimiz,Suffe cemaati,günlerce aç kaldıkları için karınlarına taş bağlarlardı..

Sömürünün sonu


Sömürünün sonu şişmanlıktır.Dengeli beslenmeden önünle gelini atıştıran milletler,aşırı derecede büyüyerek hantallaşırlar,Yağlanma arttıkça eklemler tutulur,hareket kabiliyeti zayıflar ve önündeki bir bardak suya uzanamaz hale gelirler...
Osmanlı ve Roma imparatorluğu'nda da düzen merkezden kenara doğru bozuldu.Merkez;beyin,kalp,karaciğer,böbrektir.Vücudun kenarları ise eklemler,ekstremiteler,sinir uçları,damarlardır.Aşırı yağlanmalalar öncelikle karaciğeri,böbreği,kalbi yorar,sonra da damar duvarlarını tıkar..

Pişman olabilmek



  • İnsanı,şeytandan üstün kılan " pişman " olabilmesidir.Hz.Adem,hatasını anladığında hep ağladı,dünyadeyken yüzü hiç gülmedi,durup dinlenmeden tövbe etti ve Allah da ona nasıl tövbe etmesi gerektiğini öğretti.

Aslan pişman olmamak,geri adım atmamak,kıyamete kadar açık kalacak olan tövbe kapısını kendi elimizle dünyadayken yüzümüze kapatmaktır..

İnsan ve Rabıta



  • İnsanla " Allah " ya da iki insan arasındaki gönül muhabbetine " rabıta " denir.Rabıta;telsiz,aletsiz iletişimin son teknolojisidir.İçimizden bir ses işitir ve yola koyuluruz...

Allah ile kul arasındaki bu en gelişmiş iletişime " halusinasyon " diyorlar.Haplar,iğneler dayayıp şifa veriyorlar..

Avama inen Psikiyatri



  • Psikiyatri,deliliği avama indirdi.Sıradan bir mahalle delisinde bile entellektüel emareler buldu.

Modern psikiyatri,insanı psişik varlık haline getirdiğinden beri,insan ruh taşımıyor!

İnsanın insan olabileceği,vicdanının sızladığı bir anda müdahale edip " Kendini suçlama,kim olsa böyle yapardı,kendini affet.." diyor.Bu dil şeytanın değilse kimindir?

Ortada bir suç var ama suçu kendinle birlikte bağışlıyorsun.

Modern dünyanın kadını



  • Modern dünyanın tanımlamalarından sonra,kadın ve erkek eşitlenmeye çalışılmıştır.

Kadınlar bu gazdan etkilenerek her alanda fink atmaya başladılar.Lakin nedense,biz onları önemli kurumlarda ellerinde bir faks kağıdıyla oradan oraya kırıtarak koşuştururken görüyoruz!

Burayı geçelim.

" Biz herşeyi erkeklerden daha iyi yaparız" kompleksiye daldıkları modern dünyada çok eğlendirici sahnelerin başrolünde olduklarını bilmiyorlar!

Siz de fark ettirmeyin.

Her kadın,doğum yapınca İsa'yı doğuracağını sanır!

Her kadın,çalıştığı yeri bırakırsa oranın batacağına inanır.

He kadın,bu evden giderse kocasının pislikten ve açlıktan öleceğini söyler.

Oysa yeni bir kadın o sırada gelmek için yoldadır.

Harikasın aşkım...



  • Kadınların çoğu eleştiriye kapalıdır.Söylediklerinin çürütülmesini istemez.En aptal fikirlerinin mucize muamelesi görmesini ister,aksi halde çıldırır.Sanrılarına bilimsellik ararken,en yakınındakilerin şahitliine ihtiyaç duyar..

Cinsel hayatınızın düzene girmesi için,her söylediğinin ilk onaylayanı olmakta gecikmeyin.

İşte örnek :

-Kuşlar,kanatları oldukları için uçabiliyorlar...

-Harikasın aşkım.

Örnekleri çoğaltmak istemiyorum.Siz okumuş adamlarsınız,ne demek istediğimi anladınız,bundan sonra söyleyeceklerimin de farkındasınız,mantığı da kavradığınıza göre, bana müsaade,hadi eyvallah...

İkinci Ana karnı..

  • İnsanoğlu " İkinci ana Karnı" nı,ölünce mezarda bulacaktır.Ana karnı,yataylık;ölüm yataylık...Hayat dikeylik !...

Hayatta olduğumuz müddetçe " yer çekimi " bizi kendisine çekecektir.Eğer bu çekim olmasaydı bütün kan beynimize çıkar,kafamızı bomba gibi patlatırdı.

Sinirli zamanlarımızda yerçekimine kafa tutar,bütün kanı beynimizde toplarız,gözümüze perde iner,kan kokarız...

Pili bitmiş erkekler..



  • Sevgili erkekler,şimdi yazacaklarımı can kulağıyla dinleyin :

Kızın aşkından bitip tükenmiş,yok olup erimiş,eli ayağı tutmaz olmuş,yıkık dökük bir adama kimse umut bağlamaz..

Aşkından divane bir adam,kira ödeyemez,eşya alamaz,Migros'a gidemez,araba araba kullanamaz ,karısını rahat ettiremez ,onun karnını doyuramaz ve çocuklarını büyütemez.

Onun karşısına dimdik çıkın,o sizi yeri gelince hıırpalayıp onarabilmelidir,bu payı bırakın.Mecnun değil,Hz.Yusuf olun.Leyla'yı değil,Züleyha'yı isteyin...

Anoraksia Nevrosa



  • Hristiyanlığın ilk zamanlarındaki rahibe hastalığı " Anoraksia Nevroza " gündeme yeniden oturdu.
  • " Anoraksia Nevrosa " günahkarlık hisleriyle başlar.Bu hastalığa tutulanlar dünya nimetlerinden uzaklaşarak yitip,içmezler...Zorla yedirildiklerinde de gizlice parmaklarını damaklarına bastırıp kusarlar.Derken,otuz kiloya kadar inmeyi becerirler.Kadınlar yumurtalıklarını yitirir,erkekleşir,kadınsı özelliklerinde ve cinsallikten kurtulmaya çalışarak kendilerini bitirip,yok ederler..

Hastalığın son zamanlarında Hulusi Kentmen bıyığı bırakan kadınlar bile olmuştur.Yine de kendilerine aynadan bakınca zayıflıklarını göremezler,onlara göre inanılmaz kiloları vardır.Şeytan girmiş ruhları,aynalarla işbirliği yapıp kişiyi ölüme sürükler..

26 Aralık 2010 Pazar

Voltaire'den güzel bir cevap



  • Fransız karşıtı görüşler doruk noktasındayken Voltaire,Londra'da sürgünde yaşıyordu.Bir gün caddelerde yürürken öfkeli bir bir kalabalık etrafını çevirir. " Onu asın,Fransızı asın,"diye bağırır kalabalık..

Voltaire kalabalığa şu sözlerle seslenir : " İngilizler! Fransız olduğum için beni öldürmek istiyorsunuz.Ama bir İngiliz olarak doğmadığım için yeterince cezalandırılmadım mı zaten? "

Kalabalık bu düşünceli sözleri alkışlar ve evine kadar güvenle gitmesi için ona eşlik eder.

Küçük,Kahverengi Anekdot Defteri,Clifton Fadiman,ed.,1985

Saray ve Saray Adamı

Sarayın hareketlerinin,gözlerinin ve yüzünün hakimi olduğunu bile adam sağlamdır,nüfuz edilemezdir;kötü işlerini gizler,düşmanlarına gülümser,kızgınlığını kontrol eder,tutukularını ve kalbindekini saklar,duygularının aksine konuşur ve hareket eder.

Jean de La Bruyere,1645-1696

Hatalar ve Delilik



Delilik,delilik yapmaktan değil,delilik yaptığını gizleyememekten oluşur.Herkes hata yapar,ama akıllı olan yaptığı hataları gizler,aptalsa bunu açıklar.Şöhret görününenden çok gizlenene dayanır.Eğer iyi olamıyorsanız dikkatli olun.

Baltasar Gracian, 1601-1658

Kesilen ağaçlar ve insanlar



İnsan çok fazla dosdoğru olmamalıdır.Gidip bir ormana bakın.
Düz ağaçlar kesilir,eğri büğrü olanlar ayakta kalır.
Kaulitya,Hintli Filozof,M.Ö.III Yüzyıl

Görsel Dünya



  • Dünyanın sözlü kültürle beslendiği çağlar geride kaldı ve görsellik,bu çağın en büyük tehlikesi oldu..

Yaşadığımız çağ, " kirli bakış " çağıdır.Göze,kulağa hitap eden televizyon,sinema sayesinde,haramlara,çirkinliklere pişmanlık duymadan ve utanmadan bakmasını öğrendiğimizden olsa gerek artık sokakta ve her türlü mekanda istediğimiz şeye saatlerce bakabiliyoruz..

Kadınlar da bunun farkında olduğu için çıplaklıklarını cilveyle geliştirip bütün bakışların öznesi olabilmek yolunda kendilerini geliştirmekten büyük zevk alıyorlar.Kadınlar,cesur giysileriyle bakışları doyurdukça,erkekler daha fazlasını istiyor.

Bu gidişle incir yaprağıyla avret yerlerimizi kapattığımızda tesettür sayılacak,incir yaprağıyla üniversiteye girmeye çalışanlar polis maharetiyle engellenerek dışarı çıkartılacaklar..

Kendimizi kurcalamak...



  • Haset,haramdır.Bize karşı kötü olan bir insanın evren tarafından aforoz edilmesini düşündüğümüz an kaybeden biz oluruz..

Dünyada yaratılmış bütün canlıların görevi vardır.Eğer biz,tek Allah'a inanıyorsak onun yaratıklarını eleştirme ya da imha etme hakkını kaybetmiş sayılırız..

Yapacak bir şey yok! Sabredip kendimizi kurcalayacağız,hepsi bu !

Birini mi sevmiyoruz?



  • Birini sevmiyor ve istemiyoruz diye,onun işleri kötüye gitmez.Ne eceli öne alınır ne de geciktirilir..

Allah'ın kaza ve kader takdirinin bizim,bizim duygularımıza bağlı olması mümkün mü?Düşmanlarımızın yoksullaşmasını istiyoruz diye çırpınırsak kendimiz kaybederiz..

Kötü düşüncelerle hasette bulundukça bizim sevaplarımız karşıya geçer.Bundan büyük bir zarar var mı? Haset : Başka birininin vücudunda kendimizi dövmektir.

Bakışlar ve Kalp



  • Biliyoruz ki,bakış kalp için büyük bir hastalık olan hasedi doğurur.Haset,daimi bir üzüntü,endişe ve sıkıntıya sebep olur.Kendisi gibi,düşmanlarının da sıkıntıda üzüntüde olmasını ister.

Oysa düşmanı için istedikleri duygular kendisinde mevcuttur.Düşmanımıza layık gördüğümüz kötü duyguların bizde var olması nasıl bir duygusal karmaşadır,anlamak mümkün değildir...

Mümin kime derler münafık kime derler?



  • Mümin tefekkür ve ibret alma ile,münafık hırslarıyla meşgul olur.Mümin,Allah'tan başka herkesten emin olur,münafık ise Allah'tan başka herkesten korkar.
  • Mümin,Allah'tan herkesten herkesten ümüdini keser.Münafık ise Allah'tan başka herkesten ümit eder.

Mümin malını,mülkünü din uğruna feda eder ve ağlar.Münafık ise mala,mülke dini yok sayar ve günah işlerken güler.

Mümin yalnızlığı ve uzleti sever.Münafık,insanların içlerine karışır.Mümin hep eker ama biçilemeyeceğinden korkar.Münafık,ekmeden biçmek ister...

Kalp ve vesvese



  • Kalbimizi vesveselerden,afetlerden kormak cennete yürüyenler için çok önemli görevlerdir..

Bu savunma hattının kırmızı çizgilerini bakışlarımızın tam altına sürme gibi hassasiyetle çizmeliyiz...

Keşkeler ve kanaatler



  • "Keşke"leri kurcalamayı bırakıp rızka kanaat edersek,dünya nimetlerine,insanlara,gelecek kaygısına düşmeden huzur içinde ve imanımızı kaybetmeden yaşarız..

Yşamak başka ne anlama gelir ki zaten? Ahiretimizi kaybedeceksek en güzel ölümierken ölüm değil mi?

Keşkelerimiz..



  • Öğretilen modern " keşke'ler,kendimizden başka her şeyi ve herkesi suçlamayı öğrettiği için kaderin karşısındaki çaresizliğimizi unutturuyorlar.

Oysa ki durumu kabullenmek yerine üstüne giderek başarısızlığımızda güven kaybına uğrayıp,cesaretimi azaltıyor ve kendi ayaklarımızla önce depreyona sonra da melankolinin eşiğine koşuyoruz..

Kader inancı



  • Kader inancı,hükme boyun eğmek demektir.Çünkü başa gelene isyan edildiği vakit,şimdilik senin için hayırlı mı hayırsız mı olduğunu bilmediğin bir şeye peşin tepki göstermiş oluyorsun...

Ensene inen bir tokata " Fazlasıyla hak etmişimdir,şüphesiz tokat Allah'tan geldi " dediğimiz vakit,karşımızda kin tutacak kimse kalmaz..

Sevinçler ve kederler



  • Nice sevinçler vardır ki,içlerinde kederleri taşırlar;nice kederler de vardır ki,içlerinde sevinçleri taşırlar.

Nice nimetler zorlukların dişleri arasında gizlidir.Nice sevinçler de kederlerin buruk yüzlerinde saklıdır.

Onun için başımıza gelenlere hemen tepki vermeyip sonunun ne olacağını öğrenene kadar sabretmek gerekir.

Köprüyü geçerken...



  • Bir atın sırtında köprüyü geçiyorsun.Dikkat et,dizginler sende olmazsa ikiniz birden ölürsünüz...

Bizim vücudumuz,zikir ve ruh deposudur.Sen onu gıda ambarı sanıyorsun!İnsanın gözü ve karnı ebediyen doymaz.Öyleyse boşuna uğraşma..

Hz.İsa zayıflıktan ölürken senin bahçendeki köpek Avrupa mamalarla besleniyor!

Bre soysuz,dinini verip dünyayı alma,akıllı ol aldanma!

İnsan ve Nefsi



  • İnsan olmak isteyen,önce kendi nefsinin köpeğini susturur.Kanatlarına hırs yükü taktığın kartal,yükseklere uçabilibilir mi?

Az ye ki yüklerin azalsın,hayvanlığın gitsin!

Talih ve Biz



  • Allah'ın verdiği talihe,rızka kanaat etmeyen kimse onu bilememiş,ona ibadet etmemiş olur.

Dünyayı dolaşan o hırs azgınına haber ver çünkü adamı zengin eden şey kanaatidir...

Ey yerinde duramayan kişi! Biraz sakin ol,çünkü yuvarlanan taşın üzerinde ot bitmez!

Eğer,aklın varsa vücudunu besleme.Beslemekle onu mahvedersin..Sadece vücudunu besleyenlerin yetenekleri azalacağı için,akıllı ol yeteneklerin artsın!

25 Aralık 2010 Cumartesi

Dünya malı uçan halı..



Dünya malı baki değildir..
  • Dünyadayken biz verilecek olan her şey,bizden önce başkalarına verilmiştir..

" Rızık Allah'tandır " ayetine istinaden çalışsakda çalışmasak da " gelenin" Allah'tan olduğuna inanıyoruz.

Allah,hepimize ölmeyecek kadar gıda ve çıplak bırakmayacak kadar giysi vermeyi taahhüt etmiştir..

Ne yemeliyiz ?



  • Alah dostuna sormuşlar: " Günde ne kadar yemeliyiz? " diye..Allah dostu: " Bir dilim ekmek,iki zeytin " demiş.

Adam,hayretle: " Peki,bu kadar yemek bizi taşır mı? " diye sorunca;Allah dostu da : " Bu kadarı seni taşır,bundan fazla yersen,sen onu taşırsın." karşılığını vermiş..

Refleks ve yaşam...



  • Kişisel Gelişim Kitapları: " Bütünüyle insani olsa bile merhamet duygunuzu kendi menfaatlerinize ters düşmeyecek ve zarar vermeyecek şekilde dengeleyin " diyor.

Kendimizi yok sayacak hareketlere girmenin aptallık olduğu vurgulanıyor.Denizde boğulmak üzere olan bir çocuğa reflekslerimizin sayesinde yardım etmemiş olsaydık,inanın artık kimse kimseyi kurtaramazdı..

Bir canın gitmesiyle,elbiselerimizin ıslanması matematiksel olarak aksi tesir yapabilirdi.Neyse ki Allah;insanoğluna refleksi bağışlamış.İman,matematik hesaplarından önceki duraktır.

Bu duraktan sonraki her " iyilik " mutlaka " Küçük yada büyük bir menfaat "e karşılık gelir...

İstediğini almak...


Her isteyen istediğini;çok isteyerek,evrene titreşim göndererek elde etmiş olsaydı,şu an bir çok sinema yıldızı güzel kadın üç milyar erkek tarafından hamile kalmıştı...