Bu Blogda Ara

28 Kasım 2010 Pazar

Çay ocakları üzerine Tefekkür üzerine



  • Doğu toplumları camileri ve çay ocaklarını bıraktıktan bu yana örgütlenemiyorlar..Bu yüzden yıllardır söylüyorum;Batı petrolün,kömürün,borun,zengin maden ocaklarının peşinde değil.Batı,Türkiye ve Doğu'daki çay ocaklarının peşinde..

Çayın ucuz bir içecek olması sebebiyle toplumun tüm katmanlarından insanlar çay ocaklarında buluşabiliyor.

İçkinin tüketildiği birahanelerdeki sahte duygudaşlıklara inat,uzun zamandan beri çay bardağı ve tabağın etrafında yuvarlak masa şövalyeleri gibi diz dize oturuyoruz.

Batılılar hareket alanı diye bir manyaklığa tutulduğundan beri birbirlerine dokunmaktan korkarlar..

Dokunmadan,temas etmeden yaşamının,nefes almanın hiç bir yanını bilmiyoruz.Bilmek de istemeyiz doğrusu...

Tefekkür üzerine



  • Tefekkür,anlamaya çalışmaktır.Karar verme aşamasına geçmektir.Eylem,tüm bunlardan sonra gelir.

Komik Batılılar başa da sona da eylemi koyup hepimizi aptalaştırdı.Kaldırım mühendislerimizin sayısı azaldıkça da ilkelleşmeye devam edeceğiz..

Boş zaman;insan olduğumuzu hatırladığımız,doğayla bütünleştiğimiz tek zaman dilimidir.Uygar Batı,boş zamanlarımızı tıka basa doldurarak insanlığımızın içini boşaltıyor.Bizler de çalışarak yarattıklarımızı alkışlayıp madalya bekliyoruz.

Öyleyse madalyamız olan iki uzun eşek kulağını takdim ediyorum.Batı'nın yarattığı insan tipinden daha iyidir nasıl olsa!

Zamanı boş ve dolu yaşamak



  • Zamanı,boş ve dolu olarak tanımlayan Batı,üretimin ve çalışmanın dışında kalan zamanı boş zaman olarak algılarken ya da kapitalizmin işine geldiği için insanlara öyle lanse ederken karar verme anımız olan boş zamanı hiçe sayıyor..

Yarım ye eksik insanın birincil görevi;otu,böceği,toprağı,yaratılmış olanları incelemektir.Doğuda söğüt ağacının dibinde,günlerce,haftalarca tefekküre dalmış olan insanları " Kaldırım Mühendisi " olarak algılamak,gözden düşürmek kapitalizmin en büyük oyunudur..

Batılılar,eksik olanın doğa değil insan olduğunu anlayamadığı için durup dinlenmeden kendilerine icatlar yapıyorlar.Hep çalışmaktan dolayı insanlar geriye gidiyor,makineler gelişiyor.Sanki Allah'a " Bak,sen bizi biz de bunları yaratıyoruz " der gibiler.Oysa yaratmaktan vazgeçip Allah'ın yarattığı herhangi bir nesne üstüne düşünebilirsek kovulduğumuz cennete daha büyük bir hızla geri döneceğiz...

İnsan cennetten kovulunca..



  • İnsan;meleklerin ve şeytanların itirazlarına rağmen eşref-i mahlukat olarak yaratılıp,cennetten kovuluncaya dek,tamamlanmış,mükemmel,donanımlı bir varlıktı.Hz.Adem ve Havva işledikleri günahla eksilip dünyaya düştüler.

İnsan,hayvanlar gibi -olmuş bitmiş -bir canlı değildir.Hayvanların yaratıldıkları günden beri tüm hareketleri belirlenmiştir ve ona göre yaşarlar.

Bazı hayvan türlerinin insanlar tarafından zoraki bir öğrenime tabi tutularak cümle kurmasını filan görmezden gelirsek aramızdaki farkı belirlemiş oluruz..

Bir arama motoru olarak takılan akıl,unuttuklarımızı hatırlayarak cennetteki mutlu günlerimize dönüşümüzü hızlandıracak diye umut etmeyi sürdürüyoruz.

Cennetteki insan,Allah'ın lütfu olan iman ile mükemmeldi,oysa emanet aklı başımızdan alalı beri sorumlulukları göğüslemek zorunda kaldık.Bundan böyle attığımız her adımdan önce karar vermek zorundayız..

Avrupa ve Amerikada milliyetçilik nereye kadar?



  • Avrupa ve Amerika'nın milliyetçiliği konformist yapılardan beslenir.İki saat elektrikleri kesilip de asansör kullanamayacakları zaman çılgına dönerler.Herkesin evi,barkı,arabası,arazisi,parası ve sosyal devletin kendilerine bahşettiği tonlarca hakkı vardır.

Bu yüzden vatanları söz konusu olduğunda sayısız adam öldürebilir,dünyanın öbür ucuna savaş açıp kıyım yapabilirler..

Bahçesine komşusunun tavuğu girdi diye kavga çıkarıp otuz kişiyi öldüren bu millet için Arazi Sevgisi diye bir model ürettik.Bütün vatan topraklarını yetmiş beş milyon kişiye bölüp bedavadan dağıtıyoruz,ondan sonra da ne Yunanistan ne Rus'tan ne de Amerika'dan korkuyoruz!

Milli bayramlar ve sosyete semtleri



  • Milli Bayramlarda çap olarak en büyük ve en fazla sayıda bayrak sosyete semtlerin pencerelerine asılıyor.Konuyu tekrar etmekten yorgunum.Eğer bir vatanın içinde,yatacak mezarın bile yoksa milli kahramanlığa soyunmazsın...

Bir halk " İçinde neyim var abi! " dediği an savaş yeteneklerini kaybetmeye başlar.Biz öyle demiyoruz ama bir gün öyle olabiliriz diye korkuyorum..

Hayatta kalma uzmanları



  • Modern kişilik uzmanları tüm dünyada,çocukların kişiliklerini kurabilmesini yanlız bırakılmakla mümkün olabileceğini salık veriyorlar..

Onlar,problemleriyle baş başa kalıp sorunlarını çözdükçe birer " Hayatta Kalma Uzmanı " olarak dünyayla yüzleşeceklermiş!.Çocuklarımız,kiralarını babalarının ödediği evlerde küçük bağımsız devletler kurarak kişiliklerini geliştirdikçe,bizlerde kişilik kalmıyor ve benim canım bu işe acayip sıkılıyor.

Anlayabildiğimiz kadarıyla,çocukların başları mafyayla bile derde girse karışmamak gerekiyor!

İnşallah bu işin arkasında da Amerika Psişik Devletleri yoktur!

Nehirler ve sömürüler



  • Nehrin olduğu yerde hayat vardır.Balıkların en güzeli nehirde yaşar.Nehir etrafındaki alüvyonlu toprakla,tarım için en verimli topraklardır.

Bir nehir gibi Orta Asya'dan Çin'e,Bizans'a,Balkanlar'a,Kuzey Afrika'ya sızarak yüzyıllarca dünya tarihine damga vurdular.Gittikleri yerlere de tıpkı alüvyon misali bereket ve kültür götürdüler.Yeni dünyanın kapitalist güçleri gibi,ele geçirdikleri ülkelerdeki insanları sömürerek açlığa terk edip,sonradan sahte gözyaşlarıyla konserler yapmadılar.Fransız Afrika'sının halini görüyorsunuz.İngiliz Hindistan'ını zaten anlatmaya gerek yok..

Sömürü ahlaklı olmalıdır.Sömürü ciddi bir iştir.Tıpkı,psikopatların kendilerine jilet atarken damarlardan uzak durmaları gibi,cerrahi bilgi ister.

Amerika'nın sömürü şekli kuşatmacı ve barbardır.Gittikleri her yerde nefret kazanıyorlar.Oysa kuşatırken dua almayı başarmış tek imparatorluk Osmanlı'ydı..

Bazı milletler göldür,bazıları...



  • Bazı milletler göldür,denize açılamadıkları için bir süre sonra kokarlar..

Okyanus milletler,içlerinde besledikleri köpek balıklarıyla korku kültürü yaratarak önüne geleni yutmak isterler..Denize benzeyen milletler ise nehirlerle beslenir ve onlardan aldığı güçle okyanusa ulaşırlar,sonra da okyanusu besleyerek kendileri yok olurlar..

Türkler ise nehirdir.Küçük çaylardan,yağmurlardan aldıkları suyla var olurlarYüksek dağların zirvelerinde,bir sabır yumağı haline gelmiş kayaların çatlaklarından fışkırarak doğarlar ve düzlüklerden sessiz sedasız denizin kapısına dayanırlar..

Türkler akan suyu çok severler.İçlerindeki devam ettirmek duygusu akan suyla sembolleşir.Akan su pislik tutmaz.Bir nehir gibi sabır ve sukunetle kah güçlü,kah zayıf kıvrılarak,kesintisiz bir şekilde aktılar ve dünya durdukça akacaklar..

Dikkat ..Odama izinsiz girmeyin



  • Wilson İlkeleri şunu diyordu : " Her milleti her ulus,özgür devlet olarak kendi kendisini yönetsin ..."

Bu kısa cümle,o gün dünya üstündeki imparatorluklar için soğuk duş etkisi yaptı.Osmanlı'nın sadık milletleri bile Wilson İlkelerinden güç alarak birer birer kıpırdanmaya başladılar.

Uzun zamandır dikkatimi çeken bir şey var : Her evin çocuk odalarının kapıları manifesolarla dolu.Çocuklar defterlerinden kopardıkları kağıtlara eciş bücüş yazılarla ( ki çoğunlukla boşlukları kuru kafa resimleriyle süslüyorlar! ) sert cümleleler kuruyorlar.Harfleri tanıyan,alfabeyi söken bağımsızlık ilan ediyor.İşte bazıları :

-Bu oda benim.Kapıyı çalmadan girmeyin!

-Ahır kapısı değil benim kapım!

Kimse odamı toparlamasın,eşyalarımı bulamıyorum!

Çocuklar odalarında Anne-Babalarından kopuk,kendi başlarına bilgisayar,internet başında daha çok vakit geçirip sanal dünyanın insafıyla başbaşa kaldılar...

Modern kişilik uzmanları tüm dünyada,çocukların kişiliklerini kurabilmesini yanlız bırakılmakla mümkün olabileceğini salık veriyorlar.Anlayabildiğimiz kadarıyla,çocukların başları mafyayla derde girse karışmamak gerekiyor!

Ya bize uyacaksınız ya da ...



  • Gavurlar filmlerinde,romanlarında,mitolojilerinde her soylu direnişin altona,fon olarak biraz cinsellik serpiştirmeye bayılırlar..Dünyayı erekte olmuş bir kafa yapısıyla algılamış olmalarından gerek...

Batı dünyası insanları ayık tutmaya zorlarken filmleri ve entrikalarıyla,teknolojileriyle bizleri sanal bir dünyanın tam da kucağına attılar.Şunu söylemek istiyorlar :

" Bizim gerçeklerimize uymayacaksanız,bizim yalanlarımızla uyuyacaksınız..."

Biz de cebimizdeki dolarlar,telefonlar ve boynumuzdaki kravatlarla karşılık veremeyeceğimiz için,tinerci olup kanlı gözlerimizle " Si...tirip gidin lan ! diyeceğiz...

Sizin kumandanız nedir?



  • Doğu insanını yüreği,Batılıyı ise beyni yönetir.Aşkın içine pornografi giriyorsa kumandan beyindir ama yürekten aşık Doğulu bir insan nefsini çiğneyerek aşabilir çölleri...

İsterseniz dediklerimin sağlamasını Romeo ve Juliet ile birlikte Leyla ile Mecnun okuyarak yapabilirsiniz.Doğu hikayelerinde aşkı için krallıklarla savaşan zatlar çok az görünür.Aşk,Doğulunun kendisini Allah'a karşı düz üstü devirir.

Yazdıklarımı Truva filminde de Spartaküs'te de izledik..

Ashab-ı Kehf ve Modern dünya



  • Kuran-ı Kerim'den herhangi bir ayeti sorgulayıp anlamaya çalışın,yıllarca uyuşursunuz..Uyuştuğunzu için de modern dünyadan uzak " Ashab-ı Kehf " gibi yüzyıllarca mağaranızda uyuyup temiz kalmayı becerirsiniz.

" Ashab-ı Kehf "in yanında köpek de vardır.Köpek,yani nefis!.Bir tinerci gibi asabi olmadan " Ashab-ı Kehf " olunamayacağını öğrendik.

Öyleyse,ilk aşama olarak aynı fikirdeki arkadaşlarınızla çay ocaklarında,evlerde ,avlularda Asabi Keyf(!)olmamız gerekiyor ..

Tinerciler için söylenenlere bakın



  • Tüm dünyada tinerciler için söylenelere bakın :

-Onlar yolunuzu kesip para ya da bir şey istediklerinde hiç tartışmayın ve istediklerini verin gidin..

ya da :

Bunlar şefkatten yoksun,sevgiden uzak ortamlarda,toplumun itilmiş sınıflarından geldikleri için onlara bir gülücük ve saçlarını okşamak bile yetiyor,onları anlamak,sevgi göstermek en iyi yoldur..

Dünyanın her yerinde,dinini yaşamak isteyen insanlara karşı örgütlü olarak psikolojik işkenceler yapılıyor.Kendi hallerinde,aşağılanmadan,şiddetten uzak bu insanlar hep kaybetti.Onlara tinerci olmaktan başka yol gözükmüyor,belki o zaman gerekli saygıyı ve şefkati görecekler!

Bilgili İnsan ( Homo Sapiens )



  • Bilgili İnsan ( Homo Sapiens )nesnellikten öznelliğe geçişte varlıkların birliğini bozdu.Doğuda masa herkes için masadır.Fakat Batı'da bir pipo herkese göre başka bir pipodur.Bilinç böyle özgürleşti,kelimeler kabardı,kalabalık arttı,sesler yükseldi,kadınlara has dedikodu esasları felsefeye uyarlandı ve nihayet Batı'nın milyonlarca sakat ruhu sokaklara fırlatıldı.

Maalesef,Batı'nın sokağa attığı ve çöplüğe attığı her şey öncelikle Doğu'ya satılır.Onların teknolojik ve felsefe çöplüklerinde koktuğumuz günden beri,kendi kokularımızdan ayrıştık.

Birbirimizi tanıyabildiğimiz,hissettiğimiz tek koku tütün ve sarımsaktı,şimdi onlardan da arındırıyorlar.Kokusuz ve renksiz,bedensiz kalıyoruz.Sonunda hayalet mi olacağız,duman mı belli değil?

Müslümanlar tinerci ruhunu yakalamadıkça Batı'ya karşı hep yenilecekler...

Hangisi daha masum?



  1. İbadetle sabahlayan;saçları dağınık,gözleri kanlı,gücü kuvveti tükenmiş inançlı adamların şehvetlerine ayıracak vakti yoktur.Kendi dinleriyle uyuşmayan Batı'nın hallerine bakın :
  2. Esrar,Eroin,Kokain,Akineton,Zanax,Porno,Borsa,Bilgisayar,Cinsellik,Beyin,İçki,Teknoloji,TVDerby,Bally,
  3. Vibratör,Internet,Diyet,Obezite vs...ile uyuşuyorlar..Hangisi Din afyonundan daha masum?

Aksilik içimizdedir.Batılılar gibi New York'taki borsa oklarının katilini Bağdat'ta aramayız..

27 Kasım 2010 Cumartesi

Batı insanı ergen ruhludur..



Batı insanı ergen ruhludur.Her gün kişiliklerini oturtmak için yeni kararlar alıp ertesi gün uygulamakta zorlanınca yıkıma uğrarlar..
  • Onların doğruları ve yanlışları her insana,her nesneye yeniden bakış esnasında değişir.Gündelik hayatlarını sanayi,teknoloji,ekonomik göstergeler ve borsa okları yöenttiği için yağmurdan,çiçekten bihaberdirler.Örneğin Doğu toplumlarında insanları bir şey ilgilendirir : Yağmur

Zamanında yağan yağmur mutluluk ve ve şükür için yeterlidir.Beklenen yağmur gelmeyince de içlerinde cenabet adamı bulmak için yarışırlar.Çünkü topluca dua edildiği halde yağmurun yağmaması Allah'ın cömertliğine hakarettir..

Allah,nimetlerini bizim hatalarımızdan dolayı ertelemiştir...

Din Afyondur!




  • Allah'ın selamı ve rahmeti Marx'ın üstüne olsun.O,Alman filozofudur ama bir çok insan onu Rus sanır.
  • Marx'ı önemsemiyor değilim.Bölüşümden,paylaşımdan,eşitlikten,üretim ve tüketim sınırlarından,sermayenin ahlakından bahseden bir müslümana ne diyebilirim ki ?Allah mekanını cennet etsin.Peygamberimizin şefaati mazhar olsun inşallah..

Darwimci,evrime inanan,değişime tapınan Batı'nın çıkmazı kendileridir.Yüzyıllar boyu uygarlıktan,medeniyetten,hümanizmadan,devinimden bahsedip,her defasında aynı duvara toslamaları,onları nefsine sahip Doğululara düşman etmekle kalmadı,ruhlarını da tıpkı dolu yemiş incir yaprağı gibi zedeleyip patolojilerini bozdu..

Kurtuluş Savaşı'nda Yunan'ı Denize Döktük Abi!..



  • Bu toprakların görüp göreceği en büyük savaş Çanakkale Savaşı'dır ama onu Osmanlı'nın savaşı olarak idrak ediyoruz..

Neyse,şehitliğe gittiğinizde yendiğimiz düşman askerlerinin mezarlarını görürsünüz.Anzak manzak hepsi var..

Oysa yıllarca bize kan kusturduğu söylenen Yunanlıların Anadolu'da mezarlığı yok.

Ben,bugüne dek bir tane Yunan mezarı görmedim!Acaba onlarla savaşmadık mı? Savaştıysak mezarları nerede?

Bizim tarihçilerimiz olayı zekice çözmüş : Kurtuluş Savaşı'nda Yunan askerini denize döktük diyorlar.Hadi onların dediklerini kabul edelim..

Peki hiç mi karaya vuranı yok bunların?Konuya kafa yormanın vakti geldi galiba!

Ben,sorumu sorup çekiliyorum ve tarihçileri göreve bekliyorum.Eyvallah...

Tarkan ile Kara Murat -3



  • Kara Murat eğitimlidir,bütün eğitimlerini saraydan almıştır..

Tarkan ise Alaylıdır.Babası Alta,düşmanlar tarafından bir düğün şöleninde öldürülünce kurtlar tarafından büyütüldüğü için okuyamamış,intikan uğruna kendi kendisini yetiştirmiştir.

Onu madalyonundan tanırız,öyle süsünden,papaz cüppesinden değil..

Tarkan yaşasaydı İşçi Partili ya da Saadet Partili olurdu..

Peki ya Kara Murat ?

( Kafanızda siyasi bir ampul yandı mı ? )

Tarkan ile Kara Murat -2



  • 1420 yılından beri kapitülasyon,Laiklik ilkeleri,demokrasi,cumhuriyet filan diyerek bugüne kadar papaz cüppesinin altında kimliğimizi saklamaktan kişiliğimiz kalmadı.

Tarkan olarak kalabilseydik kılıcımızla bütün kriterleri aşabilirdik ama beceremedik..

Tarkan,mevsimlik çalışır.Kışın ortasında baldırı çıplak akına gidemez kanaatindeyim ama Kara Murat, Papaz cüppesini hiç sırtından çıkartmadığı için yılda on iki ay Fatih'e fedailik eder,böylece daha fazla prim yatırdığından dolayı rahat bir emeklilik geçirmiştir.

Tarkan,hancının kızıyla yatarken,kurdu ona eşlik ederdi o da gönül rahatlığıyla işini yapardı fakat Kara Murat,sarayda kraliçeyle gizli gizli sevişirken relaks değildi,bir süre iktidarsızlık yaşadı sonra da prostata yakalandı...

( Bunlar özel şeylerdir ama kahramanların özeli olmaz diye yazıyorum )

Tarkan ile Kara Murat -1



  • Tarkan,Hun Türk'ü olduğu için dil bilmez,nezaket sahibi değildir ve çoğunlukla kadınlara karşı kırıcı davranır ama Kara Murat,Fatih'in fedaisidir,Osmanlıdır,Avrupa Birliği'ne girmiştir.Bu yüzden Tarkan gibi hanıcının kızıyla değil kraliçelerle yatar..

Kara Murat,Balkanlar'da bizi temsil ettiği için karizmatik kostüm tasarımını Cemil İpekçi'ye yaptırır.Tarkan'ımız, " Bir post bir kurt yeter " diyecek kadar alçakgönüllüdür.Zaten kraliçelerle değil hancıların kızlarıyla düşüp kalkmasından bunu açıkça anlıyoruz.

Ayrıca o,düşmanın karşısına delikanlı gibi çıkar,öyle papaz kılığında İstanbul'a sızmayı erkekliğine yediremez.Kurdu,kılıcı,kısa eteği hep gerilim öğesi olarak karşımızda durur.

Kara Murat gibi Nişantaşı çocuğu değildir vesselam!...

Sen de benim bir bacım sayılırsın ama...



Küfretmeden önce müsaade isteyen adama " kibar " adam diyoruz.


  • Bazı insanlarla samimi olmak zordur.Onları evimize davet etmek,yuvamıza sokmak,mahremiyetimizi açmak zaman alır..

Alkolik,çapkın,iki lafından biri küfür olan tiplerden uzak durulur.Sokakta her ne kadar küfürbaz isek de yuvamızda temiz Türkçe isteriz..

Aile ortamında üç beş kişi otursun.Diyelim ki adam,o an başka yerdeki bir adamdan bahsedecektir,yanındakine döner :

" Sen de benim bir bacım sayılırsın ..." ya da " Kusura bakma,sen benim çocuğum yaşındasın..af buyur ama ..." diyerek sözün gerisini küfürle bitirir.Muhabbet biter,yüzler kızarır..Lafı söyleyen durumu toparlamay çalışır ama olan olmuştur..

Be adam! Madem çocuğun yaşındaysa,niye çocuklarının yanında küfürlü konuşuyorsun?Yok eğer,bacın yerindeyse,sen bacının yanında böyle mi konuşursun?Camuzun suya pislediği gibi çömmenin alemi ne ?

Kötülerin içindeki iyi kışkırtıcıdır..


Kötülerin içindeki iyi kışkırtıcıdır.Toplumun içinde seksi dururlar..
Zira Yeşilçam sineması bu konuyu yirmi yıl işleyip gerçekliği yansıtarak halkın sevgisini kazandı...
*****
Bütün dünya zevklerini tatmış fabrikatörler ve onların çocukları,gecekondu semtlerindeki güzel mahallenin fakir,utangaç kızlarını hamile bırakıp kaçmadılar mı?Bir ülkenin sineması yirmi yıl boyunca bu konuyu işliyorsa bunda bir hikmet vardır,ibret vardır,gerçeklik payı vardır..
*****
Yeşilçam bu işi biliyordu.Son yirmi yıldır sinemamız havada uçuşuyor,kimse de
dönüp bakmıyor,çünkü yeni filmlerimizde kötüler kazanıyor..

Sen iyi bir adama benziyorsun abi...


Türk'sen ve iyi bir adama benziyorsan yandın!
Sabahtan akşama kadar iyi insanları arayan kötü adamlar peşini bırakmaz.
*****
İyi bir yüz,okyanustaki bir damla kan gibi bütün köpekbalıklarını peşine takar.Onlardan kaçıp,kurtulmanın mümkünü yoktur.Öyle ya da böyle,seninle ticaret yapar anneni üzerler!Seni iyi bir insan olarak yetiştirmek için çabalamış anneni kötü adamlar ziyan ederler..
*****
Cahil halk,tarihi,siyasi,edebi,felsefi göndermelerden anlamaz.Cahili ekrana taşıyacak tek malzeme onların anlayacağı gerçekliklerdir.Cahil ve fakir insanlar,fantazyadan anlamazlar,onlara gerçeği göstereceksin,orada kendilerini bulacak ve sahiplenecekler...

25 Kasım 2010 Perşembe

Deli deyip geçmeyin


Bir köyde deli yoksa o köy sağlıksızdır ve kurumları işlemez...
*****
Delinin kaybedeceği bir şey olmadığı için hakikatin biricik askeridir.Hakikat her zaman delilelerin ağızlarından,akıllıların yüzlerine bir tokat gibi iner.
*****
Bunu " Anne bak kral çıplak! "mevzusundan biliyoruz.Köyde gizlenen bir zulüm,itiraf edilmemiş suç,halkı patlatacakken köyün delisi gerçeği söyler ve insanların gazı alınır.O,siboptur...

Osmanlı padişahlarının çoğu deliymiş abi..


Bu topraklarda birinden kurtulmak isterseniz ona " Deli " derseniz olur biter.Ne kadar reformist,ileriyi gören,faydalı insan varsa raporludur!
*****
Akıl rantiyeye hizmet eder.Deliler ise hesapsızdır.Delinin icraatları bazı kimselerin yemini azaltır.Olay budur,konu basittir.Eskiden bazı insanlar için " İçine cin girmiş" denir.Böylece adamın atacağı adımlar engellenir,gözden düşürülür.Padişahlık,babadan oğula geçtiği için iktidar mücadeleleri zor olur ama işin içine delilik girince onu tahtan indirmek kolaylaşır...
*****
Deli yoksa hakikat vardır ama hakikati haykıracak kimse yoktur.Metrekareye bir deli düşmeden,görkemli insanoğlu düştükçe düşecek..

Beni sevmiyorsun,sen bana acıyorsun..


Acımak,sevgiden öte,sevgiden kutsal bir duygudur.İnsan sevmediği birisine acıyamaz,ama acıdığı birini sevebilir..
*****
Bazı hanzo erkekler,acımak lafı duyunca çıldırıyor,buz kesiyor,çünkü sevginin içinde cinsellik barınır. " Beni sevmiyor,bana acıyorsun 'un anlamı şudur: " Bana niye vermiyorsun! "
*****
Çığlık net.Bilinçaltındaki anlam bu.
****
Şimdi ister sevin ister acıyın! Mahallenin namus bekçisi değilim.Kime ne girmiş,ne çıkmış onun muhasebesini tutacak da değilim..
*****
Ben aydınlatırım,gerisi umurumda değil!

Sen güçlü adamsın bunu da halledersin..


Türkçe,dil kazıklarıyla dolu bir dildir.Aslında bunu sadece Türkçe ile genellemek haksızlık olur.Her dil böyledir..
*****
Birilerine saatlerce derdini anlatırsın,oturup dinlerler,dilinle yardım isteyip dilinle avuç açtığın halde kimse yaralı parmağa pansumaz yapmaz..
*****
Çok geçmeden şu cümleyi duyarız :
" Sen güçlü bir adamsın abi,bunu da aşacağına inanıyorum... "
Anlamı basittir.Size hemen çevirisini yapayım : " Abi,beni karıştırma..El alemin derdine ben mi gerileceğim,bak başının çaresine işte ... "
*****
Oysa insanlar derman bulamayacağına inanmadığı adamların yanında nefeslerini tüketmez,dert anlatmazlar.Biz de böyle bir karşılıkla onu başımızdan savmış oluruz: " Sen güçlü adamsın,neleri atlatmadın,bunu da atlatırsın..."
*****
Kellelerimiz dil kılıçları altında.Biçtirmeden yürüyebilen ayakta kalır.Kolay gelsin bakalım.. :))

Siz kime saygı duyarsınız?


Tercümesi : " Benden hoşlanmanız veya hoşlanmamanız hiç umurumda değil...Bütün istediğim bana bir insan olarak saygı duymanız ... "
*****
Saygı;toplum kurallarını çiğnemeyen,haksızlık etmeyen,helal kazanan,ahlaklı,yardım sever,üretken,üretirken tüketmeyen,temiz ve faydalı insanlara duyulur...
*****
Dünyayı gezsen,kriterlere uygun iki bin adam bulamazsın.Bu sizdeki nasıl bir humanizm,nasıl bir aşk ki saygınızı dağıtıp dağıtıp bitiremiyorsunuz?
*****
Saygınız paraya,makama...Adam mı kandırıyorsunuz,deli mi avutuyorsunuz anlamadım gitti...

Sizin dişleriniz nasıl ?


Christina Aguilera ve Britney Spears'i bilmeyeniniz adını duymayanınız hemen hemen yok gibidir..
*****
Bilhassa Cristina Aguilera,Acun Ilıcalı'nın konuğu olarak ülkemizi ziyaret edip Var mısın Yok musun yarışmasına katılıp " Muhtaç Çocuklar adına yarışıp " 180 Bin TL kazanmıştı..
*****
Britney Spears ,özel hayatında yaptığı çılgınlıklarla,dedikodularıyla ipe sapa gelmez yaşam tarzıyla konuşulur..Canının istediğini yapar hakkında günlerce medyayı meşgul eder ama yine de şeytan tüyüne sahip oluşundanmıdır bilinmez kısa bir süre sonra yaptıkları unutulur ve herkesin en sevdiği sanatçılardan biri olmaya devam eder..
*****
Christina Aguilera ise özel hayatında gayet sessiz olmasıyla tanınır.Bir çok sosyal projede yer alır.Basında Britney Spears gibi dedikolu hayatıyla ön plana çıkmaz..Ama medya en küçük bir yanlışını yakalasa sündürür de sündürür yaptıkları kolay kolay unutturmaz...
*****
Tüm bunları neden mi yazıyorum? Şöyleki,Christina Aguilera'nın sahip olduğu dişler "U "şeklindedir.Yakından çekilmiş resimlerine bakınız..Bu tip diş şekline sahip olan insanlar tıpkı Christina gibi hayatta doğru olarak yaptıkları ne kadar çok şey varsa dahi en küçük yanlışlarında harcanıp gitmektedir..Britney Spears gibi " C " şeklindeki dişlerine sahip kişilikteki insanlar, aklına eseni yapmakta ama ne yaparlarsa yapsınlar yaptıkları kısa zaman içerisinde unutulup gitmektedir..
*****
Şimdi daha önce benim yaptığım gibi aynanın önüne gidin ve dişlerinizin ne tip bir yapıya sahip olduğuna bir bakın .... " U " lardan mısınız yoksa " C " lerden mi ? :)))

24 Kasım 2010 Çarşamba

Bizim herkesin fikrine saygımız var


İnsanın kendisine ve başkasına yapacağı en büyük saygısızlık,her önüne çıkana saygı duymak olsa gerek.Herkese saygısı olan kapitalistlerdir.Ben bu adamlardan binlerce tanıyorum.Onlar kimseyi karşılarına almazlar.Herkesle iyi geçinirler..
*****
Düşünün bir;tonlarca dindar karşıtı,türban karşıtı,din karşıtı tüccar var ama kimse dükkanının,işletmesinin kapısına " Buraya türbanlılar giremez " yazamıyor.Abilere soracak olursak,bunu demokrasiyle bağdaştırmadıkları içindir,lakin kanaatimce kazın ayağı öyle değil..
*****
Tüccarlar bunu yapamazlar,ciğerleri yemez.Yutmuyorum.Birisi bunu yapsın,ben de kimliğimde İslam yazan biri olarak alış verişlerimi oradan yapacağım..Hatta maaşsız çalışacağım...

Fal Merakı


Fal merakımızı bilmeyen yoktur.İnsanımız bugünü yaşarken yarına doğru adımlar atmadığı için yarın ne olacağını bilemez ve gelecek merakı onu yiyip bitirir...
*****
Fal bakma merakı;kendini tanrısal gözlerle donatıp ,önemli görünmeye çalışan önemsiz kişilerde gelişir..
*****
Önünde boynunu büküp,kaderini bekleyen edilgen tipleri göz altından süzerken etkenleşir ve edilgen baktırıcıya üstünlük kurar.Fal baktıran,temiz bir yüz ifadesi ve zavallı bir yüz ifadesiyle kaşlarını indirip,ellerini böğründe tutarken sadaka dilenir gibi,talihini alt üst edecek haberlere kitlenir..
*****
İşi,çevresi,uğraşı,ektiği,piyangosu ve işi yoktur ama " Ona bir yerden para gelecektir " bizim salak inanır;serçe gibi cıvıldaşıp ayağa kalkar,ücretini öder,mutlu bir şekilde evine gider..

Kendi kendimizi rezil ediyoruz...








Biz kendi kendimizi rezil ediyoruz...
Filmlerimizde ağalar var.Bütün köye kan kusturuyorlar.İstedikleri kızla yatıyorlar.Evet,bu filmler ülkemizde feodalizmin yıkılmasını ve şarkın gerçeklerini gözler önüne sürmeyi başardı ama Batı'nın gözünde pis bir imaj bıraktık..

*****
Siz hiç ekmek derdine düşmüş,bir bakkala veresiye yazdırmaya giderken tezgah altına çekilmiş,iğrenç tekliflerle karşılaşmış kahramanları Batı sinemasında gördünüz mü?

*****

Ya,filmlerdeki ev sahipleri? Kirasını ödeyemeyen ,kocasından boşanmış dört çocuk annesi kadınlara " Önemli değil,sen benim göynümü hoş tut,yeter " diyenleri?

*****
Kendi ellerimizle yapıyoruz,sonra da kalkıp birileri bizi eleştirince,kırılıp dökülüyoruz...

Bu durumda bizim çalmamız gereken türkü Neşet Ertaş'ın " Kendim ettim kendim buldum,gül bahçesi gibi sararıp soldum,eyvah..." türküsüdür...

Biz duygusal milletiz...


Bir millet,kendisini dışarıya tanıtırken edbiyatı ve sineması ile yola çıkmış olur.Her iki alanda da büyük hatalar yaptık.Yeşilçam bu alanda tam bir fiyaskodur..
*****
Leğende çamaşır yıkarken bacakları göründü diye Tecavüzcü Çoşkun'un saldırısına uğrayan iki çocuk anası kadınların olduğu milli sinemadan Batı ne anlayacak?Ya evine getirip içkisine,suyuna,çayına uyku ilacı atıp sonra sonra terk eden zavallılar biz değil miyiz ?
*****
Bakın Amerikan sinemasına : Adamlar uzayda cirit atıyor.Dünyaya çarpma tehlikesi olan göktaşlarını insanlık adına yok ediyor.Dünyayı kıyametten kurtarıyor,Matriks'le hepimize göz dağı veriyor,Irak'a,İran'a,Afganistana giriyor.Hiç birimiz " Höt ! " diyemiyoruz,çünkü güçlü olduklarına inandık onların...
*****
İşte milli sinema böyle olur.Karı-Kız kovalamakla,eşek kadar bıyıklı adamların sevgilileri için ağlayıp zırlayıp şarkı söylemesiyle olmaz!

Ayakların bir gözü arkadadır..


Ömür,arkada bıraktıklarımızdır.Belli bir yaşa kadar arkamızda birikenlerle yüzleşmekten korkarız.İhtiyarların yüzlerindeki hüzün bu yüzden acıklıdır.
*****
Onlar bugünü bırakır,yarını da düşünmezler artık.Ellerindeki tek malzeme dünleridir.Ayakları adım adım toprağa yaklaşırken bir yandan da geçmişe kaçarlar...
*****
Demiştim ya ayakların bir gözü hep arkadadır!

Motivasyonumuz tam abi


Futbolcu ," Elimizden gelen yaptık " diyorsa,takım yeniktir.Belki de ayaklarıyla oynamamışlar! O el ki insanımızı hep duygulandırır.Eller çalışır,çalıştıktan sonra da tevekkül edilir,avuçlar Allah'a açılarak dua edilir.El,Cesurdur.Kavrar,koparır,üretir.vurur,korur ama ayak kaçmaya meyillidir.Ayakların bir gözü hep arkadadır..
*****
Bence önümüze bakalım hep...Arkamızda öyle bir medeniyet,öyle müthiş bir imparatorluk ve kültür bıraktık ki baktıkça kafayı çekip sızmaktan başka çaremiz kalmadı.
*****
Jübilesini yapmış bir medeniyetin bitik insanlarıyız...

23 Kasım 2010 Salı

Vatan ve yerçekimi


Yerçekimi bu olsa gerek..Memleket,ayaklarımızdan toprağa çiviliyor,bir yere kıpırdamamızı istemiyor.
Biz de;gidenler tez elden su gibi akıp ve su gibi temiz kalarak,bir an evvel geri dönsünler diye arkalarından su döküyoruz..
*****
Vatanına dönmeyenler hoş karşılanmaz." Vatan,karnımızın doğduğu yerdir. " derler ama bu söz,gizli bir sitemdir.Yoksa memleketinde işsizlikten kıvranıp,açlıktan ümüğü kuruyanların sayısı niye böyle çok olsundu ki?Ya,mezarlarımız:Yine memleketimize gömülmek isteriz değil mi ?
*****
Yerçekimi bu,yerçekimi...Fizikle izah edemezsem kafayı yiyeceğim,belki de ağlayacağım...

Dağdan mı geldin ?


" Dağdan gelip,bağdakini kovmak" diye bir söz vardır.Aranızda duymayan yoktur...
Bu söze gelince: Yerleşik hayatı kabullenemeyen;asi,direnen,isteyen,talep edilen kişiler dağa;yani düzenin,işleyenin dışına çıkar,dağda yaşar,avcılıkla geçinir.Dağ,kaçanların yurdudur.Zorda kalanların ana kucağıdır..
*****
Oysa bağ,şehirdir,yerleşik düzendir,kent kültürüdür,ikame etmektir.Bağdakilerin,dağdakilere sitemi bu yüzdendir...
*****
İnsanımız,oturduğu yerden yüz metre uzağa gidince kendisini gurbete hisseder.Zaten dünyadayken Allah'tan uzak düşmüş Anadolu insanı,bir de yüz metre vatanından uzaklaşınca kayıplara karışacağından korkar...
*****
Yerçekimi bu olsa gerek.Memleket,ayaklarımızdan toprağa çiviliyor,bir yere kıpırdamamızı istemiyor...

Sen ödüyecen Ben ödüyecem..


Yanlızlık Allah'a mahsustur.Bizde lokmasını paylaşmayana kızarlar.Ekmeğini tek başına yiyenlerle gezmezler...
*****
Anadolu insanına ait muhteşem bir söz vardır: " Niye ekmeğini it gibi bacaklarının arasında yiyorsun ? "Muhabbet yoksa,kalabalık değilsek lokmalar boğazımıza dizilir.Hani " Alman usulü "filan derler ya!Bize uymaz.Bizi bozar...
*****
Bizler hesap öderken kan dökeriz.Görenler yanlış anlayabilir ama kavgalar " Sen öde." diye değil "Ben ödeyeceğim,sen masaya sonradan geldin,terbiyesizlik etme! "diyerek edilir..
Fakirimizde de fukaramızda da ağalık ruhu sapına kadar mevcuttur.Cömertliğimiz,misafirperverliğimiz köklerini buradan besler..Gelişen şey benlik duygusu değildir.Bir nevi gizli vergidir,göz hakkıdır.

Piramitlerin sırrı binlerce yıldır çözülemiyormuş...
Hayır efendim, o sırrı Yüksek Mimar Sinan beş yüz yıl önce çözdü....
*****
Yavuz Sultan Selim ile Mısır seferine çıkan Yüksek Mimar Sinan,Piramitlere iki kilometre kala " Bunlar asla yıkılmaz,çünkü zaten yıkık mimari tekniğiyle yapılmış,yıkılmış bir şeyi tekrar yıkamazsınız " deyince;Yavuz atından inip Yüksek Mimar Sinan'ın gözünün yağını emmiştir..
*****
Tarihi batılılıar yazdığı için Sinan'ın sırrı çözdüğünü söylemezler..
Eric W.Danicken amcamın da haberi yok zannederim.Bir piramittir tutturmuş gidiyor..
*****
Allah'ın kılıcına gelesice...

Her türlü sömürüyü yaparak insanın kafasına konfor sağlayan ,sonra da vatandaşlarıyla,düzenleriyle övünen Batı,bizim halkımızın fukaralığını iki gün yaşasın da görelim...
*****
Yemin ederim birbirlerini keserler,ateşe verirler orayı..Sadece askerleri değil,vatanseverleri de paralıdır.Yoksa seyredin gümbürtüyü!
*****
Oturup gülmeyiz onlar gibi, yine de acırız ya,ona yanarım...

Mitolojiden geriye kalanlar


Kafası insan,alt tarafı at olan mitolojik kahramanlar gibiyiz.Bizim halimizden Roma İmparatorluğu anlardı,talihsizliğe bakın ki onlar da tarih olup gittiler.Bir çizmeleri kaldı İtalya'da,o da kimsenin ayağına uymuyor...
*****
Anadolu'da yüzyıllardır Batı'nın kışkırtmasıyla acı olaylar,kargaşalar,fukaralıklar yaşandı.Türk-Kürt,Alevi-Sünni,Sağ-Sol,Laik-Şeriatçı dediler ama onlar hep bizi dengede tuttu.Çünkü dünyada
,bir arada yaşama kültürünü bu kadar mükemmel becerebilmiş başka bir millet daha yoktur.
*****
Anadolu'da birlik olmaktan,beraber hareket etmekten kimse gocunmaz.Merhametin,yaşayan her şeye saygı gösteren insanların kol gezdiği,başak verdiği bu topraklarda,oy avcılığı yapan siyasiler problem yaratmayı bıraksınlar,göreceksiniz ki memleket nasıl süt liman olacaktır..

12 Kasım 2010 Cuma

Uzun emel ve emelsizler


Uzun emelin,Allah'ın rızkından,kurgusundan uzak düşmek olduğunu daha önceki bir bloğumuzda söylemiştik...
*****
Örneğin Hz.Ömer,yarın ne yiyeceğini bilmez ve kafasına takmazdı ama Hz.Ebubekir,çiğdediği her lokmayı yutabileceğinden emin değildi.Peygamber efendimiz ise soluduğu nefesin hep son nefesi olabileceğinden korkup zikre ara vermekten korkardı.
*****
İşte bilimsel olarak canlıların oksijen alıp karbon vermesini müslümanca böyle anlamak gerekir.Takvayla aldığımız her soluk,korku ve şükürle ciğerlerimizde temizlenmeden çıkarsa karbondiyoksit gazı üretmiş oluruz.Yeryüzünde müslümanların sayısı azaldıkça,dünya pisleşir,tabiatın kanunları işlemez olur,küresel ısınma,ozon vs.. gibi musibetler peydah olur..
*****
Batı kültürünün ürettiği karbondioksite karşılık çok fazla oksiyen üretemezsek kıyamet yakındır..

Hay'dan gelen Hu'ya gider..


Şans oyunlarına bel bağlayanların " Hay'dan gelen Hu'ya gider " sözünü de duymuşsunuzdur..Sık sık bunu kullanırlar..İnanmadıkları paralara neden güvensinler ki?
*****
Öyleyse güvenmediği paraları kazanmak için niye milli piyango bileti alırsın be adam?Bulaşma bu işlere...Modern dünyanın haram kazanına niye kaşık çalıyorsun ?
*****
Yeri gelmişken şunu da söyleyeyim : " Hay'dan gelen Hu'ya gider." sözünün anlamını bazıları bilmiyor.Hay da Hu da " Allah " demektir.Allah'ın bu işlerle ne ilgisi olabilir,onu da anlayamıyorum...
*****
Haydi bakalım,size de çıkabilir...

Modern Hastalık " Anksitiye "


Modern psikiyatrik hastalıklara baktığınızda " anksitiye " diye bir hastalık cinsine rastlayacak ve bu dinin bazı şeyleri çok önceden nasıl engellediğini görmüş olacaksınız..
*****
Ankisitiye,Nanik atak,kuşkuculuk,Atik Panik denen tüm bu hastalıklar,tüm zamanlar içindeki kendi akıbetimizi düşünmekten kaynaklanır..
*****
Anadolu'da " Aç mezarı var mı ? " diye sorulan bir soru aslen bir çok şeyin cevabıdır.Allah,bizi dünyaya rızkı garantiliyerek getirir.Dünyada yiyecek son lokmamız kalmadığında kapımızı ölüm çalar..
*****
" Dünyada yiyecek lokması kalmamış derken " de bunu anlatmak isteriz...

O para bana bir çıkacak var ya...



Düşünün,otuz yıl asgari ücretle çalışmış kıt kanaat geçinen bir adam;iki gün sonra trilyoner olarak uyanıyor ama kafayı çizmiyor,çünkü bütün hayatı " Param olunca nerelerde harcayacağım?" hesaplarıyla geçmiş.Hazırlıksız yakalanmıyor...

*****

Uzun emel,Allah'ın rızkından,kurgusundan uzak düşmektir.Bir saman çöpü gibi nereye gittiğimizi hiç bilmeden ve düşünmeden sadece gidersek uzun emel sahibi olmaktan kurtuluruz.

*****
Bu makamın hakkını veren az sayıda insan vardır.İslam " Şimdi ne olacak,yarın ne olacak,bir yıl sonra ne olacak sorularını yasaklamıştır "

Bir de karizman olsaydı..


Yaptığın işin kalitesi,niteliği,sağlamlığı,farklılığı;sana raflarda,vitrinlerde yer açar,şahsına saygı duyulmasını sağlar.Artı olarak bir şeyler yapmana gerek kalmaz..
*****
Peygamberlerin siyah gözlükleri,son model arabaları,düzgün fizikleri yoktu ama sağlam ve faydalı öğretileriyle binlerce yıla damga vurdular..
*****
Peşine düştüğün dava ne kadar büyükse,sen de o kadar yaralanırsın.Toz,toprak içinde kalırsın.Yüzün sürtünür.Dalga geçerler,alay ederler,taşlarlar.Davası büyük olanın lokması küçük olmalıdır.
****Kişisel gelişim kitaplarına bakarak karizma sahibi olunmaz.Karizma,Allah'ın bize verdiği güzel bir noktaya vurgu yaparak dikkat çekmektir ki zaten siz onu elinizde olmadan yaparsınız...

Açız ama sorun değil abi..


Vatan,din,namus halkın zimmetindedir.Halk dediğimiz kalabalıklar saydığımız yüklerin hamalı olmakla meşguldürler..
*****
İşsiz insanda giren enerjiyle çıkan enerji arasında uçrum vardır.Bu fazla enerjiyi atamadığı zaman sinirleri gerilir..Kendisine iş aramaya başlar böylece toplumun gözünde işe yaramaz bir insan olmaktan kurtulacaktır.
*****
Şunu da söylemekte fayda vardır.Cennet ehlinin içinde avam olmayacak!Avamın dini,imanı olmaz.Onlar da tıpkı sosyete gibi,namazı sporu olarak yapmaktan ileri gidemiyorlar..
Din kültürdür,İnanana yaşam tarzı belirler.O tarzı benimseyip,diğer insanlardan ayrılmadıkça dindar sayılamazsın .Hakka ulaşmanın birincil yolu halktan uzaklaşmaktır..
*****
Müslümanı,görünüşüyle,vücut dili ve davranışıyla iki kilometreden tanıyabildiğimiz an ümmet kurtulmuştur.O günler de gelecek inşallah !...

Neler aldık Neler verdik?


Kaşınızı gözünüzü oynatmazsanız size çok önemli bir konudan bahsedeceğim...
****
Teknoloji her zaman yaşam tarzları dayatmıştır.Örneğin kombili evlerde oturduğumuz için artık kestane pişiremiyor,mısır patlatamıyoruz,çünkü evlerimizde soba yok.Sobalarımız genelde salonda olduğu için tüm aile sobanın yanında örgütlenirdi..
****
Kombi ve kaloriferli evlerden sonra çocuk odaları icat edilmiştir.Çocuğu belli bir yaştan sonra odasında yatırıp kişilik geliştirilmesi gibi saçmalıklarda böyle başladı.
Ne yaptı çocuk? sabaha kadar korkularıyla titredi,biraz büyünce açık saçık dergilere baktı.Kendi televizyonundan,internetinden,dünyanın bütün pisliklerine bulaştı.
****
Kış boyu,sobanın çıtırtıları arasında bir araya toplanır konuşurduk.Ailede bir sorun varsa herkes bilirdi..
Şimdi,ana babalar sorunlarını mutfakta tartışıyor,kişiler birbirine yabancı,herkes kendi sınırları içinde kalmış..
****
Bu konuda yazacak çok şey var...sonrasına inşallah..